Ateş 101: Çelik – Çakmaktaşı Yöntemi


Çelik – Çakmaktaşı tekniği, insanlık tarihinde ateşe hükmetme yolculuğunun en önemli adımlarından biridir. Bu yöntem, binlerce yıl boyunca ateş yakmanın en güvenilir ve yaygın yolu olmuş, 19. yüzyılda kibritin icadına kadar popülerliğini korumuştur.

1. Kökeni (Tarihçesi)

  • Çelik-çakmaktaşı tekniğinin kökeni, adından da anlaşılacağı gibi Demir Çağı’na (yaklaşık M.Ö. 1200’lerden itibaren) dayanır. İnsanların demiri işleyip yüksek karbonlu çelik üretmeyi öğrenmesiyle birlikte bu teknik ortaya çıkmıştır.
  • Önceki Yöntem: Bu teknikten önce, en yaygın vurmalı yöntem pirit (bir demir sülfür minerali) ve çakmaktaşı kullanmaktı. Ancak çelik kullanımı, çok daha sıcak, daha parlak ve daha uzun ömürlü kıvılcımlar ürettiği için devrim niteliğinde bir gelişmeydi. Bu da ateşi daha hızlı ve daha güvenilir bir şekilde yakmayı sağladı.
  • Yaygınlaşması: Roma İmparatorluğu döneminde standart bir ekipman haline geldi ve Vikinglerden Orta Çağ şövalyelerine, Osmanlı askerlerinden Amerika’nın ilk yerleşimcilerine kadar çok geniş bir coğrafyada ve zaman diliminde kullanıldı.

2. Ardında Yatan Bilim

  • Olay basit bir sürtünme gibi görünse de arkasında temel fizik ve kimya prensipleri yatar.
  • Sertlik Farkı: İşin sırrı malzemelerin sertlik farkındadır. Çakmaktaşı (bir kuvars türü), Mohs sertlik skalasında yaklaşık 7 sertliğe sahiptir. Yüksek karbonlu çelik ise genellikle 5.5 – 6.5 arasındadır. Bu, çakmaktaşının keskin bir kenarının çelikten daha sert olduğu anlamına gelir.
  • Kıvılcım Nedir?: Vuruş anında, çakmaktaşının keskin kenarı, çelik yüzeyden mikroskobik boyutta bir metal parçacığı “kazır” veya “talaş kaldırır”. Bu eylem sırasında ortaya çıkan yoğun sürtünme, bu minik çelik parçasını anında akkor haline getirir, yani yaklaşık 800-900°C sıcaklığa kadar ısıtır.
  • Oksidasyon (Yanma): Asıl parlaklığı veren şey bu adımdır. Havayla temas eden bu aşırı ısınmış, minik çelik parçacığı, oksijenle çok hızlı bir şekilde reaksiyona girer. Bu, piroforik oksidasyon olarak bilinen bir yanma reaksiyonudur. Kısacası, gördüğünüz o parlak kıvılcım, aslında yanan bir demir parçacığıdır.
  • Kav’ın Rolü: Çıkan kıvılcım çok sıcak olsa da enerjisi düşüktür ve kısa sürelidir. Bu nedenle doğrudan bir odunu veya yaprağı tutuşturamaz. Burada devreye kav girer. Kav, çok düşük sıcaklıklarda bile köz tutabilen, özel olarak hazırlanmış bir malzemedir. Kıvılcım kavın üzerine düştüğünde, onu yakıp bir aleve dönüştürmez; bunun yerine yavaş yavaş yanan bir kor oluşturur.

3. Püf Noktaları ve Uygulama

Gerekli Malzemeler:

  • Çelik (Çakmak): Genellikle “C” veya “U” şeklinde, yüksek karbonlu çelikten yapılmış bir parçadır. Eğri yüzeyi, vuruş açısını kolaylaştırırken, parmaklarınızı korur. İyi bir çelik, bol ve parlak kıvılcımlar saçar.
  • Çakmaktaşı (Flint): Sert, camsı bir kayaçtır. En önemli özelliği, kırıldığında jilet gibi keskin kenarlar oluşturmasıdır. Bu keskin kenar, çeliği kazımak için kritiktir. Kenar körelirse, taşı kırarak yeni bir keskin kenar elde etmek gerekir.
  • Kav: En kritik malzemedir. En iyi kav, “kumaş kömürü” (char cloth) olarak bilinen, havasız ortamda yakılarak kömürleştirilmiş pamuklu kumaştır. Diğer iyi kavlar arasında kav mantarı, bazı bitkilerin havları (örneğin ısırgan otu) bulunur.

Adım Adım Uygulama:

  • Hazırlık: Bir “kuş yuvası” hazırlayın. Bu, kuru ot, ağaç kabuğu lifleri veya ince dallardan oluşan, avucunuza sığacak bir tutuşturucu yumağıdır.
  • Kavı Yerleştirme: Çakmaktaşını, keskin kenarı yukarı bakacak şekilde dominant olmayan elinizle tutun. Bir parça kav bezini (veya kullanacağınız kavı) tam olarak bu keskin kenarın üzerine, başparmağınızla sabitleyerek yerleştirin.
  • Vuruş Tekniği: Çeliği diğer elinize alın. Amaç, çakmaktaşına sertçe vurmak değil, çeliği yaklaşık 30-45 derecelik bir açıyla, hızlı ve kararlı bir hareketle çakmaktaşının keskin kenarına sıyırarak vurmaktır. Hareket bilekten gelmelidir. Çelik, taşa çarptıktan sonra aşağı ve ileri doğru gitmelidir.
  • Kıvılcımı Yakalama: Doğru yapıldığında, çelikten kopan kıvılcımlar yukarı ve ileri doğru, doğrudan kav bezinin üzerine fırlar. Bir veya birkaç denemeden sonra kıvılcımlardan biri kav bezine düşerek onu köz haline getirecektir. Kav bezi alev almaz, sadece sigara gibi kırmızı bir nokta halinde sessizce yanar.
  • Koru Aleve Dönüştürme: Közü yakaladığınız anda, kav bezini dikkatlice alın ve önceden hazırladığınız “kuş yuvası”nın ortasına yerleştirin. Yuvayı ellerinizle nazikçe kapatın ve yavaşça üflemeye başlayın. Oksijen akışı közü büyütecek ve bir süre sonra kuş yuvası aniden alev alacaktır.


Diğer Vurmalı İlkel Ateş Teknikleri


Çelik-çakmaktaşı tekniği en gelişmişi olsa da ondan önce kullanılan başka bir vurmalı teknik daha vardır:
Pirit/Markazit ve Çakmaktaşı Tekniği


Bu, insanlık tarihinin bilinen en eski vurmalı ateş yakma yöntemlerinden biridir ve kökeni Paleolitik Çağ’a kadar uzanır. Ünlü buzul adamı Ötzi’nin yanında bu yönteme uygun malzemeler bulunmuştur.

Malzemeler:

Pirit veya Markazit: Bunlar demir sülfür  mineralleridir. Pirit daha kararlı ve yaygındır. “Ahmak altını” olarak da bilinir.

Çakmaktaşı (veya başka bir sert kayaç): Yine sert ve keskin kenarlı bir taşa ihtiyaç vardır.

Kav: Bu yöntemde çıkan kıvılcımlar, çelikten çıkanlara göre daha soğuk ve daha az enerjiktir. Bu nedenle, kav mantarı (amadou) gibi son derece kolay tutuşabilen bir kav kullanmak neredeyse zorunludur.

Ardındaki Bilim: Mekanizma çelikten farklıdır. Çakmaktaşı pirite sürtüldüğünde veya vurulduğunda, pirit toz haline gelir. Bu ince pirit tozu, sürtünme ısısı ve havadaki oksijenle hızla reaksiyona girerek yanar ve bir kıvılcım oluşturur. Bu reaksiyon sırasında belirgin bir kükürt kokusu ortaya çıkar.

Uygulama ve Zorluklar:

Teknik, çelik-çakmaktaşına benzer şekilde, pirit parçasına çakmaktaşıyla vurarak kıvılcımları kavın üzerine düşürmeyi hedefler.

Çok daha fazla pratik ve sabır gerektirir. Kıvılcımlar daha sönüktür ve köz elde etmek daha zordur.

Pirit nemli havada zamanla bozularak sülfürik asit üretebilir, bu da malzemenin etkinliğini azaltır.
Bu iki yöntem, ateşi “taşınabilir” hale getiren ve sürtünme (yay tekniği, el matkabı vb.) gibi daha meşakkatli yöntemlere göre daha hızlı sonuç veren vurmalı tekniklerin en bilinen örnekleridir.

Notlar: Bu yazı başka kombinasyonlar gösterilmek istendiğinde zamanla güncellenebilir veya yeni bir başlık altında yayınlanabilir. Lütfen takipte ve esen kalın!

Görseller  Ve Videolu Anlatımlar

Ateş 101: El Matkabı Yöntemi

El matkabı, ilkel ateş yakma tekniklerinden biridir ve tarihte birçok avcı-toplayıcı topluluk tarafından kullanılmıştır. Kökeni, insanlığın ateşi kontrollü bir şekilde üretmeye başladığı en eski dönemlere dayanır. Arkeolojik bulgular, bu yöntemin özellikle Amerika yerlileri, Afrika kabileleri, Aborjinler ve Polinezya halkları tarafından kullanıldığını göstermektedir. Şimdi, el matkabı tekniğiyle ateş yakma sürecini aşama aşama açıklayalım:

El Matkabı ile Ateş Yakma Aşamaları

1. Malzemelerin Hazırlanması

  • Matkap Çubuğu: Sert ama çok yoğun olmayan, kolayca aşınabilen bir ahşap çubuk (örneğin şifa otu, deve dikeni, deve dikeni, yucca (avize çiçeği) veya sığır kuyruğu).
  • Ocak Tahtası: Üzerinde sürtünmenin oluşacağı düz bir ahşap parçası (yumuşak ağaçlar tercih edilir, (örneğin söğüt, kavak, ıhlamur veya sedir.)
  • Kav (Tutuşturucu Malzeme): Kuru otlar, yumuşak ağaç kabukları veya kav mantarı gibi kolay tutuşabilen malzemeler.
  • Destek ve Koruyucu Malzemeler: Altına közün düşeceği bir yaprak, karton parçası ya da ağaç kabuğu.

2. Ocak Tahtasının Hazırlanması

  • Ocak tahtasının uygun bir yerinex, matkap çubuğunun döneceği küçük bir çukur açılır.
  • Çukurun kenarından dışarı doğru ters V şekilli bir kanal oyulur. Bu kanal, çıkan közlerin birikmesini sağlar.

3. Matkap Çubuğunun Konumlandırılması

  • Çubuğun ucu çukurun içine yerleştirilir.
  • Eller çubuğun iki yanına yerleştirilerek aşağı doğru baskı uygulanır.

4. Döndürme Hareketi (Sürtünme ile Isı Üretme)

  • Eller çubuğun iki yanında yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirilerek döndürülür.
  • Çubuk aşağı bastırılarak döndürülmeye devam edilir.
  • Döndürme işlemi devam ettikçe, tahta üzerinde ısı artar ve ince kömürleşmiş tozlar oluşur.

5. Közün Oluşturulması

  • Yeterli ısı sağlandığında, ocak tahtasının kanal kısmında küçük bir köz oluşur.
  • Oluşan köz dikkatlice kav malzemesine aktarılır.

6. Ateşin Alevlendirilmesi

  • Kav malzemesi közle birlikte elde tutulur ve hafifçe sallanarak hava ile teması artırılır.
  • Üfleyerek közün alev alması sağlanır.
  • Alev oluştuğunda kuru çalılar ve küçük dallarla ateş büyütülür.

Bu yöntem, doğru malzeme seçimi ve teknikle uygulandığında oldukça etkili olabilir. Ancak sabır, pratik ve doğru nem oranında malzeme seçimi gerektirir. El matkabı yöntemi, doğada ateş yakmanın en temel ve doğal yollarından biridir.

Dipnot: Bu yazı zamanla uygun kombinasyonlar için düzenlenebilir veya ayrı bir başlıkta yayınlanabilir. Takipte ve esen kalın!

Videolu Anlatım

Kampta, Seyahatlerde Böcekler Ve Haşerelere Karşı Etkin Mücadele

Selamlar… Malum havalar ısınıyor ve ısınmanın etkisiyle de böcek, haşereler de artık hayatımızda önemli bir sorun haline gelmeye başlıyor. Özellikle kamp ve seyahatlerde bu sorundan korunmanın etkili bir yöntemi mevcut. Bu yöntem Permetrin ve Deet içerikli harika kombinasyon. Bu ikili birlikte kullanıldığında %99’a varan bir koruma sağlıyor. Hem kendi deneyimlerime hem de uzun yıllar araştırmaya dayanan güvenilir bir yöntemdir.

UYARI: Okuyanacağınız bu makaleyi denemeden önce mutlaka doktorunuza danışın.  Bu yazı sadece kişisel deneyimleri ve araştırmaları içerir. Oluşabilecek maddi ve manevi sorunlardan bu site ve yazı sorumlu tutulamaz.

Permetrin Nedir? Ve Permetrin ile Giysi Koruması Nasıl Sağlanır?


Permetrin, giysileri böcek ısırıklarına ve böcek kaynaklı hastalıklara karşı korumak için yaygın olarak kullanılan sentetik bir insektisittir (böcek ilacı). Krizantem çiçeğinde bulunan doğal böcek öldürücü piretrinlerin sentetik bir versiyonu olan piretroid grubuna aittir. Giysilere uygulandığında, temas eden böcekleri öldürerek veya etkisiz hale getirerek uzun süreli koruma sağlar.


Permetrinin Böcekler Üzerindeki Etki Mekanizması Nasıldır?


Permetrin (C21H20Cl2O3), böceklerin sinir sistemini hedef alarak çalışan geniş spektrumlu bir insektisittir. Böcekler permetrin ile temas ettiğinde, kimyasal madde sinir hücrelerinin normal işleyişini bozar. Spesifik olarak, sinir hücrelerindeki sodyum kanallarının kapanmasını geciktirir. Bu durum, sinirlerin sürekli olarak uyarılmasına (aşırı eksitasyon), kas spazmlarına, koordinasyon kaybına, felce ve nihayetinde böceğin ölümüne yol açar.


Permetrin, insanlara ve diğer memelilere kıyasla böcekler için çok daha toksiktir. Bunun temel nedeni, böceklerin permetrini vücutlarında insanlar kadar hızlı bir şekilde parçalayamaması ve daha küçük vücut kütlelerine sahip olmalarıdır.


Giysilere Uygulama ve Kumaşla Etkileşim


Permetrin, giysilere iki ana yöntemle uygulanır:

  • Sprey Ürünler: Kullanıcılar, permetrin içeren sprey ürünleri doğrudan giysilerinin dış yüzeylerine püskürtebilirler. Uygulama genellikle iyi havalandırılan bir alanda, giysiler asılıyken veya düz bir zemine yayılmışken yapılır ve kuruması için belirli bir süre beklenir.
  • Emdirme Yöntemi: Kullanıcılar Konsantre permetrin ve su karışımı hazırlar. Ürünün kullanma kılavuzunda belirttiği şekilde permetrin ve su karışımını seyrelterek bir karışım elde eder. Giysileri bu karışıma daldırıp bir kaç dakika bekletip kuruması için bekletir. (Bu yöntem çok daha ileri seviyedir fakat daha uzun süre etkilidir.)


Permetrin, kumaş liflerine etkili bir şekilde bağlanır. Bu bağlanma, ilacın yıkama ve aşınma ile hemen kaybolmasını engeller ve etkinliğinin daha uzun süre devam etmesini sağlar. Ancak, permetrinin ciltten emilimi çok düşüktür ve cilt üzerinde hızla parçalanır. Bu nedenle, giysilere uygulandığında böceklere karşı etkiliyken insanlar için nispeten güvenli kalır. Giysi koruması için üretilen permetrin ürünleri kesinlikle doğrudan cilde uygulanmamalıdır.


Giysi Üzerindeki Koruma Mekanizması


Permetrinle işlem görmüş bir giysi, böceklere karşı aktif bir bariyer görevi görür:

  • Temas Yoluyla Etki: Permetrin, böceklerin sadece yakınına gelmesiyle değil, doğrudan giysiyle temas etmesi sonucu etki gösterir. Böcek (sivrisinek, kene, karınca, pire vb.) permetrinli kumaşa konduğunda veya üzerinde yürüdüğünde, ayakları ve vücudu aracılığıyla insektisite maruz kalır.
  • Uzaklaştırma ve Öldürme: Permetrin, bazı böcekler için bir miktar uzaklaştırıcı (repellent) etki gösterebilse de, birincil etki mekanizması temas yoluyla zehirlenmedir. Böcekler, genellikle ısırmaya veya sokmaya fırsat bulamadan önce felç olur ve ölürler. Bu “knockdown” etkisi, özellikle keneler gibi daha yavaş hareket eden ve tutunmaya çalışan böceklere karşı önemlidir.



Etki Süresi ve Dayanıklılık


Permetrinle işlem görmüş giysilerin koruyucu etkisi kalıcı değildir ancak oldukça uzun sürebilir. Etki süresi çeşitli faktörlere bağlıdır:

  • Uygulama Yöntemi: Emdirme yöntemiyle işlem görmüş giysiler genellikle sprey uygulamalarına göre daha uzun süre dayanır.
  • Yıkama Sayısı: Her yıkama, kumaştaki permetrin miktarını bir miktar azaltır. Ancak, permetrin kumaş liflerine iyi bağlandığı için genellikle birkaç yıkamaya (ürüne bağlı olarak 4-6 ila 20-70 yıkama arasında değişen iddialar bulunmaktadır) kadar etkinliğini sürdürebilir. Ürün etiketindeki talimatlar bu konuda belirleyicidir.
  • Güneş Işığına Maruz Kalma: Uzun süreli ve yoğun güneş ışığı (ultraviyole radyasyon) permetrinin etkinliğini azaltabilir.
  • Aşınma ve Yıpranma: Giysinin genel kullanımı ve maruz kaldığı fiziksel koşullar da etki süresini etkileyebilir.
    Genellikle, evde sprey ile yapılan uygulamaların etkisi birkaç hafta veya birkaç yıkama sürerken, ticari olarak işlem görmüş giysiler (direkt bu amaçla üretilen giysiler bulunuyor) ve emdirme yöntemiyle işlem görmüş giysiler daha uzun süreli koruma sağlayabilir.



İnsan Sağlığı ve Güvenlik Hususları


Permetrin, giysilere doğru şekilde uygulandığında ve kullanıldığında insanlar için genellikle güvenli kabul edilir. ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) gibi birçok sağlık ve güvenlik kuruluşu, giysilerde permetrin kullanımını onaylamaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

  • Uygulama Önlemleri: Sprey uygulaması yapılıyorsa, bu işlem açık havada veya iyi havalandırılan bir yerde yapılmalı, ürünün solunmasından kaçınılmalı ve uygulama sırasında eldiven kullanılması önerilir. Uygulama yapılan giysiler tamamen kuruduktan sonra giyilmelidir.
  • Cilt Teması: Permetrin giysiler için tasarlandığından cilde doğrudan sürülmemelidir. Ciltte tahrişe neden olabilir. Giysiler kuruduktan sonra ciltle temasında genellikle bir sorun yaratmaz.
  • Hassasiyet: Nadiren de olsa, bazı kişilerde permetrinle işlenmiş giysilere karşı ciltte hafif kızarıklık, kaşıntı veya tahriş gibi reaksiyonlar görülebilir. Bu tür bir reaksiyon fark edilirse, giysinin kullanımı durdurulmalı ve bir doktora danışılmalıdır.
  • Çocuklar ve Hamile Kadınlar: Permetrinle işlenmiş giysilerin 2 aylıktan büyük çocuklar tarafından kullanılması genellikle güvenli kabul edilir. Hamile ve emziren kadınların permetrinli ürünleri kullanmadan önce doktorlarına danışmaları önerilir, ancak birçok kaynak riskin düşük olduğunu belirtmektedir.
  • Kediler İçin Toksisite: Kediler, permetrini metabolize etme konusunda diğer hayvanlara ve insanlara göre çok daha yavaştır ve bu nedenle permetrine karşı oldukça hassastırlar. Permetrinle işlem görmüş giysilerin kedilerle doğrudan ve uzun süreli temasından kaçınılmalıdır. Uygulama yapılan alanlar kedilerden uzak tutulmalı ve giysiler tamamen kuruduktan sonra bile dikkatli olunmalıdır.


 
Kullanım Alanları


Permetrinle giysi koruması, özellikle aşağıdaki durumlar ve kişiler için faydalıdır:

  • Açık Hava Aktiviteleri: Doğa yürüyüşü, kampçılık, avcılık, balıkçılık gibi aktivitelerde bulunan kişiler için sivrisinek, kene ve diğer böcek ısırıklarından korunmada etkilidir.
  • Seyahat: Özellikle böcek kaynaklı hastalıkların yaygın olduğu bölgelere seyahat edenler için önemli bir koruma yöntemidir.
  • Mesleki Mecburiyet: Orman işçileri, askerler, tarım işçileri gibi işleri gereği yoğun böcek ortamlarında bulunan kişiler için önerilir.



Sonuç olarak, permetrin ile giysi koruması, doğru kullanıldığında böceklere karşı etkili ve insanlar için nispeten güvenli bir yöntemdir. Kullanım talimatlarına uyulması, potansiyel riskleri en aza indirirken maksimum koruma sağlamak için kritik öneme sahiptir.


Şimdi de Deet içerikli ürünlere genel bir bakış yapıyoruz…

DEET İçerikli Ürünlerin Koruması ve Kullanımı: Detaylı Bilgiler


DEET (N,N-Dietil-meta-toluamid), günümüzde en yaygın kullanılan ve en etkili böcek kovuculardan biridir. Özellikle sivrisinek, kene, pire ve diğer ısıran böceklere karşı koruma sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Etkinliği ve güvenlik profili üzerine yapılmış çok sayıda çalışma bulunmaktadır.


DEET Nedir ve Böcekleri Nasıl Uzaklaştırır?


DEET, ilk olarak 1944 yılında ABD ordusu için geliştirilmiş ve 1957’de sivil kullanıma sunulmuş kimyasal bir bileşiktir. Hafif sarımsı renkte, yağımsı bir sıvıdır.

DEET’in böcekleri nasıl uzaklaştırdığına dair kesin mekanizma hala tam olarak aydınlatılamamış olsa da, kabul gören birkaç temel teori bulunmaktadır:

  • Koku Reseptörlerini Engelleme: En yaygın kabul gören teoriye göre DEET, böceklerin insanları ve diğer memelileri bulmak için kullandıkları koku alma duyularını (özellikle antenlerindeki koku reseptörlerini) etkiler. İnsanların nefesinden yayılan karbondioksit (CO2) ve terdeki laktik asit gibi kimyasallar, böcekler için cezbedicidir. DEET’in bu kimyasalları algılayan reseptörleri bloke ettiği veya bozduğu düşünülmektedir. Bu sayede böcek, potansiyel bir konağın (insan veya hayvan) kokusunu alamaz veya doğru bir şekilde yorumlayamaz, dolayısıyla konaklama ve ısırma davranışı engellenmiş olur.
  • Doğrudan Uzaklaştırıcı Koku: Bazı araştırmalar, DEET’in böcekler için hoş olmayan, doğrudan itici bir kokuya sahip olduğunu da öne sürmektedir. Böcekler DEET kokusunu aldıklarında aktif olarak o bölgeden uzaklaşırlar.
  • Temas İticiliği: DEET sürülmüş bir yüzeye temas eden böceklerin de rahatsız olduğu ve bölgeyi terk ettiği gözlemlenmiştir.

Sonuç olarak, DEET böcekleri öldürmez; bunun yerine onların insanları bir besin kaynağı olarak algılamasını ve yaklaşmasını engelleyerek koruma sağlar.


Hangi Böceklere Karşı Etkilidir?


DEET, geniş bir böcek yelpazesine karşı etkilidir. Başlıcaları şunlardır:

  • Sivrisinekler: Zika virüsü, Batı Nil virüsü, dang humması, sıtma gibi hastalıkları taşıyabilen sivrisineklere karşı yüksek düzeyde koruma sağlar.
  • Keneler: Lyme hastalığı, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) gibi ciddi hastalıkları bulaştırabilen keneleri uzak tutmada etkilidir.
  • Pireler, At Sinekleri ve Geyik Sinekleri gibi diğer ısıran böcekler.
  • Bazı çalışmalarda karasinekler ve sülükler üzerinde de caydırıcı etkisi olduğu rapor edilmiştir.


 

DEET Konsantrasyonu ve Etki Süresi


DEET içeren ürünler farklı konsantrasyonlarda (%5 ile %100 arasında) bulunabilir. Konsantrasyon, ürünün koruma süresiyle doğrudan ilişkilidir:

  • Düşük Konsantrasyonlar (örneğin %5-10): Daha kısa süreli koruma sağlar (genellikle 1-3 saat). Sık sık yeniden uygulama gerektirebilir. Kısa süreli dış mekan aktiviteleri için uygun olabilir.
  • Orta Konsantrasyonlar (örneğin %15-30): Daha uzun süreli koruma sağlar (genellikle 4-8 saat). En yaygın ve genellikle tavsiye edilen konsantrasyon aralığıdır.
  • Yüksek Konsantrasyonlar (örneğin %50-100): En uzun süreli korumayı sunar (8-12 saate kadar veya daha fazla). Ancak, %50’nin üzerindeki konsantrasyonların koruma süresini anlamlı ölçüde artırmadığı, sadece daha uzun süre etkili kaldığı belirtilmektedir. Yüksek konsantrasyonlar, böcek yoğunluğunun çok fazla olduğu veya uzun süreli kesintisiz korumanın gerektiği ekstrem durumlar için düşünülebilir.


Unutulmamalıdır ki terleme, yüzme, kıyafetlerle sürtünme gibi faktörler DEET’in etkinliğini azaltabilir ve daha sık yeniden uygulama gerektirebilir. Her zaman ürün etiketindeki talimatlara uyun.


Güvenli ve Etkili Kullanım Önerileri


DEET’in güvenli ve etkili kullanımı için aşağıdaki önerilere dikkat edilmelidir:

  • Sadece Açıkta Kalan Cilde Uygulayın: Giysilerle örtülü cilt bölgelerine DEET uygulamayın. Giysilerin dış yüzeyine de sıkılabilir (ancak aşağıda belirtilen malzeme etkileşimlerine dikkat edin).
  • Yüz Uygulaması: Yüze doğrudan sprey sıkmayın. Önce elinize sıkın, ardından göz ve ağız çevresinden kaçınarak yüzünüze yayın.
  • Kesik, Yaralı veya Tahriş Olmuş Cilde Uygulamayın: Açık yaralara veya güneş yanığı gibi tahriş olmuş cilt bölgelerine DEET sürmekten kaçının.
  • Göz ve Ağız ile Temasından Kaçının: Yanlışlıkla temas olursa, bol su ile yıkayın.

Çocuklarda Kullanım:

  •   2 aylıktan küçük bebeklerde DEET içeren ürünlerin kullanılması önerilmez.
  • ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ve Amerikan Pediatri Akademisi (AAP), 2 aylıktan büyük çocuklar için %10 ila %30 DEET içeren ürünlerin kullanılmasını önermektedir.
  • Kanada Sağlık Bakanlığı gibi bazı kurumlar, 6 aydan küçük bebeklerde DEET kullanılmamasını, 6 ay-2 yaş arası için en fazla %10 DEET içeren ürünlerin günde bir kez, 2-12 yaş arası için ise %10 DEET içeren ürünlerin günde en fazla 3 kez kullanılmasını tavsiye eder. Her zaman ürün etiketindeki yaş ve uygulama sıklığı talimatlarını kontrol edin.
  • Çocuklar için genellikle %10 ila %30 arasında daha düşük DEET konsantrasyonları tercih edilir. Koruma süresi daha kısa olacağından gerektiğinde yeniden uygulama yapılabilir.
  • Ürünü çocuğun cildine bir yetişkin uygulamalıdır.
  •  Çocukların ellerine, gözlerine ve ağızlarına sürmekten kaçının (özellikle küçük çocukların ellerini ağızlarına götürme eğilimi nedeniyle).
  •   Çocuklar iç mekana döndüklerinde DEET sürülmüş ciltleri sabunlu su ile yıkanmalıdır.                     

Yeniden Uygulama: Ürün etiketinde belirtilen süre sonunda veya aşırı terleme, yüzme sonrası etkinin azaldığını hissettiğinizde yeniden uygulayın. Gereğinden fazla veya sık uygulamaktan kaçının.

İç Mekana Dönünce Yıkayın: Dışarıdaki aktiviteniz bittiğinde ve artık böcek kovucuya ihtiyacınız kalmadığında, DEET uygulanmış cilt bölgelerinizi sabunlu su ile yıkayın. DEET uygulanmış giysileri de yıkamadan tekrar giymeyin.

Alerjik Reaksiyonlar: Nadir de olsa bazı kişilerde ciltte kızarıklık, kaşıntı veya döküntü gibi alerjik reaksiyonlar görülebilir. Böyle bir durumda ürünün kullanımını durdurun ve gerekirse bir doktora başvurun.

Hamile ve Emziren Kadınlar: Mevcut verilere göre, hamile ve emziren kadınların etiket talimatlarına uygun şekilde DEET kullanması genellikle güvenli kabul edilir. Ancak yine de doktorlarına danışmaları önerilir.

DEET’in Malzemelerle Etkileşimi

DEET, bazı sentetik malzemelerle etkileşime girerek onlara zarar verebilir:

Zarar Verebileceği Malzemeler: Plastikler (gözlük çerçeveleri, saat kristalleri, bazı sentetik kumaşlar gibi), suni ipek (rayon), spandeks, asetat, vernikli veya boyalı yüzeyler ve deri. Bu tür malzemelerle temasından kaçınılmalıdır.

Genellikle Güvenli Olduğu Malzemeler: Pamuk, yün ve naylon gibi doğal lifler ve bazı sentetik kumaşlarla genellikle güvenle kullanılabilir.

Kıyafetlere uygularken, önce kıyafetin görünmeyen küçük bir yerinde test yaparak herhangi bir renk değişikliği veya hasar olup olmadığını kontrol etmek iyi bir fikirdir.

Potansiyel Yan Etkiler

DEET, talimatlara uygun kullanıldığında genellikle güvenlidir. En sık bildirilen yan etki ciltte hafif tahriştir (kızarıklık, kaşıntı). Bu genellikle ürün yıkanınca geçer.

Çok nadir durumlarda, özellikle yüksek konsantrasyonların aşırı veya yanlış kullanımı sonucu daha ciddi nörolojik yan etkiler (baş ağrısı, uykusuzluk, kafa karışıklığı, nadiren nöbetler) bildirilmiştir. Ancak bu tür vakalar son derece seyrektir ve genellikle talimat dışı kullanımla ilişkilidir.

Sonuç olarak, DEET içeren ürünler, doğru konsantrasyonda ve kullanım talimatlarına uygun şekilde kullanıldığında böcek kaynaklı hastalıklara ve ısırıklara karşı etkili ve güvenilir bir koruma yöntemidir. Ürün etiketini dikkatlice okumak ve güvenlik önerilerine uymak, olası riskleri en aza indirirken maksimum faydayı sağlamak için kritik öneme sahiptir.


ÖZET VE ÖNEMLİ NOTLAR

DEET’in koruyuculuğu kullanılan konsantrasyona göre artar. %30 DEET genellikle 6-8 saat etkili olur. %50’ye kadar çıkılabilir (daha uzun süreli etki için).

Permetrin genellikle %0.5 konsantrasyonda giysilere uygulanır ve yıkamaya dayanıklı şekilde 4-6 yıkamaya kadar etkili kalabilir.

Kombinasyonla, hem böceğin yaklaşması önlenir (DEET), hem de temas etmesi halinde öldürücü etki sağlanır (Permetrin).

Askeri saha testlerinde bu kombinasyonla %99’a kadar koruma sağlandığı rapor edilmiştir.

DEET, ciltte doğrudan kullanılır ve böcekleri uzaklaştırıcıdır. Doğrudan teması engeller.

Permetrin, giysi ve eşyalara uygulanır, böcek temas ettiğinde öldürücü etki gösterir.

Birlikte kullanım, hem caydırıcı (DEET), hem öldürücü (Permetrin) etki sağladığı için sinerjik ve çok daha güçlü koruma oluşturur.

Kombinasyon, özellikle kene ve sivrisinek kaynaklı hastalıklara karşı en etkili strateji olarak kabul edilir.

DEET – Permetrin – Kombinasyon Etkililiği Tablosu

Hedef Böcek Türü

Sivrisinek

DEET (%20–30): %90–95   

Permetrin (%0.5, giysi): %60–80

DEET + Permetrin: %98–99


Kene

DEET (%20–30): %80–90

Permetrin (%0.5, giysi): %90–95

DEET + Permetrin: %99+


Tatarcık (Sandfly)

DEET (%20–30): %70–90

Permetrin (%0.5, giysi): %60–70

DEET + Permetrin: %95–98


Karasinek

DEET (%20–30): %60–80

Permetrin (%0.5, giysi): %50–60

DEET + Permetrin: %90–95


Tropikal Böcekler

DEET (%20–30): %85–95

Permetrin (%0.5, giysi): %70–90

DEET + Permetrin: %98–99+

ÖNERİLER VE SON DÜZELTMELER

Ülkemizde bu iki etken maddeyi benim bildiğim sadece bir firma üretiyor o da Chrysamed. Bu yüzden kullanıcıların doğru ürünleri almalarına yardımcı olmak için bir güncelleme yapma mecburiyetindeyim.

Öncelikle Deet içeriği için REPELLENT D30 spreyi alıp doğrudan vücuda uygulama yapmak gerekiyor.

Kendi sitelerindeki görseli bu şekilde.

Permetrin içeriği ise iki seçenek mevcut birisi kullanıma hazır ürün olan İNSEKTİSİT MAX adlı ürün bu ürün firma tarafından doğrudan kullanıma uygun şekilde üretiliyor. Yani doğrudan satın alıp ev, giysi kullanımına uygun ancak blog yazımızda belirttiğimiz %0.5 permetrin içeriğini karşılamıyor. Bu halde kullanımında 0.2 permetrin içeriği bulunuyor. 0.5 permetrin içeriği 4-6 yıkama veya 4-6 hafta atki ve yüzde 90 üztü koruma sağlarken 0.2 içerik çok daha kısa süreli ve az koruma sağlar. Yine de günlük kullanım ve güvenli kullanım için gayet yeterli seviyededir.

Görseli sitelerinde bu şekilde. (İhtiyaca göre boyları mevcut)

Peki %0.5 içerik üretmemiz mümkün değil mi derseniz tabii ki mümkün. Yine sitelerinde KONSANTRE EC PLUS adlı ürün mevcut. Bu ürün %25 permetrin içeriğine sahiptir. Tabii ki bu haliyle kullanılması mümkün değildir. %0.5 e çevrilmesi için doğru oranda seyreltilmesi gereklidir. Ancak bunun uygulaması sadece yetkili kişilerce mümkündür.  Çevrenizdeki yetkili ilaç şirketlerine danışıp içeriğini 0.5 e düşürmesini isteyebilirsiniz. Sadece profesyonel kullanım içindir.

Kendi sitelerinde görseli bu şekilde. (İhtiyaca göre boyları mevcut)

Uyarı

İnteksitit Max adlı ürünü giysi, çadır, bot gibi materyallerin üzerinde kullanımında bir sakınca yoktur. Ancak Konsantre EC ürünün “konsantre” formatta olması sebebiyle yalnızca profesyonel kullanıcılar tarafından, belirli teknik bilgi ve donanıma sahip şartlarda kullanılması gerekir. Yani Konsantre Ec plus veya herhangi bir konsantre ürünün bireysel kullanıcılar tarafından seyreltilerek doğrudan tüketiciye önerilmesi veya kamusal platformlarda bu şekilde anlatılması, yasal düzenlemeler kapsamında uygun olmayacaktır. Bu sınırlama, ürün güvenliği ve yasal sorumluluklar nedeniyle önemlidir. Kullanıcılar bu uyarılara dikkat etmelidir ve sorumluluklar kendilerine aittir.

Doğrudan tüketiciye sunulmuş ve Bakanlık onaylı ürünlerin kullanımı ve tanıtımıyla ilgili bir sakınca bulunmamaktadır. Son tüketici için Repellent D30 sprey ve İnteksitit Max uygundur.

Ayrıca bu içerikte Chysamed adlı firmayla herhangi bir anlaşmam ve işbirliğim yoktur. Kendi kullandığım, sevdiğim ürünler olduğu için ve bu etken maddeleri başka üreten firma olduğunu bilmediğim için tavsiye niteliğinde öneridir. Reklam değildir.  Ürünlere ulaşmak ve ürünlerle ilgili aklınızda soru varsa kendi siteleri var, sitelerini ziyaret edebilirsiniz ve merak ettiğiniz sorulara çok yardımcı oluyorlar.

GÖRSELLER VE VİDEOLU ANLATIM

En uygun zamanda buraya uygulama görselleri ve videosu gelecektir.


Kaynakçalar Ve Daha Fazla Bilgi için Bağlantılar

https://extranet.who.int/prequal/sites/default/files/document_files/WHO_VCP_Chemicals-PERMETHRIN.pdf?

https://bmcpharmacoltoxicol.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40360-022-00586-2?

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK231561/

https://www.cdc.gov/mosquitoes/pdfs/MosquitoBitePreventionTravelers_508.pdf

Gergi Aparatları, Sapan Yapım Aşamaları, Kullanımı Ve Çizim Dosyaları Paylaşımı

Blog takipçilerime selamlar!

Uzun süre önce başladığım ve nihayete erdirdiğim projemi sizlerle paylaşma heyecanı içindeyim. Bugün sizlerle iki çeşit gergi aparatı  ve sapan yapımı üzerinde duracağız.

Hadi başlayalım!

Büyük Gergi Aparatı

Öncelikle ağır yük ve hamak gergi aparatı diyebileceğim  loop alien benzeri kendi üretimim aparatla başlıyoruz. Bunu yaparken aslında teknolojiden yararlanmak en doğrusu ancak prototip olarak üretmek istersek bence el aletleri de yapılabilir diye düşünüyorum. Ben burada çizim programı ve CNC kullandım (ilgili dosya yazı sonunda paylaşılacaktır.)

Öncelikle aparatın çizim tasarımı ile başladım, çizim programı biraz tarihi eser olduğu için bu kadar çizmeye müsade etti (ileride solid çizimi de yapılacaktır ve daha da geliştirilecektir.)

Çizim işleminden sonra CNC ye kesime yolluyoruz.

Kesim işleminden sonra ürünün kenarlarında çapaklar kalabiliyor. Onları eğe, zımpara veya herhangi bir aletle temizliyoruz.
Kesim çapağı alınmış hali
Çapak temizlendikten sonra bir raspa veya maket bıçağı yardımı ile kenar keskinlikleri gideriliyor. Aksi halde ipimizi ve elimizi kesebilir. Delikleri de yine raspa veya havşa yardımı ile yumuşatıyoruz.
Kenarları Raspalanıp, Delikleri Havşalandıktan Sonra Boyanmış Gergi Aparatı. Kullanıma Hazır.

Sapan Yapımı

Büyük Gergi Aparatımız İle Aynı Proses’i Uyguluyoruz, Önce Çizim Yapıyoruz Ardından Kesime Yolluyoruz.
CNC de kesim yapılıyor.
Sapan Ve Gergi Aparatı Kesimden Çıkmış Görüntüsü.
Sapan Ve Gergi Aparatı Bitmiş Görüntüsü. (Çapakları temizlenmiş + Havşa Yapılmış)
Toz boya ile boyanmış ve son haline hazır.
Lastik Takıldı Ve İp İle Tutma Yeri Hazırlandı. Kullanıma Hazır.

Küçük Gergi Aparatı

Küçük gergi aparatımız CNC ile yapılmıyor. (İstenirse yapılabilir.) El ile yaptığım aparatımın kullanım alanı daha çok çadır, tarp (branda) gerdirmeye uygun. Ağır yükler için tercih edilmemeli. Kullanıma hazır ürün görseli ve yapım aşaması videosu aşağıdadır

Boyanmış Kullanıma Hazır Küçük Gergi Aparatları
Yapım Aşaması Videosu.

Gergi Aparatları Kullanımı

Büyük Ve Küçük Gergi Aparatlarının Nasıl Kullanıldığını Anlatan Videomuz.

Kesime Hazır Çizim Dosyaları İndirme Bağlantısı

https://drive.google.com/drive/folders/1tiN4Cg51ovuTIwm9NSuSpBQxWQdKIOnr

Mors Kochanski’nin Süper Barınak Modeli: Detaylı İnceleme


1. Mors Kochanski ve Süper Barınak Modeli’ne Giriş


Mors Kochanski, vahşi doğada hayatta kalma konusunda derin bir bilgi birikimine ve etkileyici deneyime sahip, tanınmış Kanadalı hayatta kalma eğitmeniydi. Özellikle boreal ormanları ekosistemindeki uzmanlığı sayesinde, bu zorlu ortamda hayatta kalma tekniklerini ömrü boyunca test etmiş ve geliştirmiştir.

Kochanski’nin felsefesi, pratik ve uygulanabilir bilgiye dayanıyordu; sıkça dile getirdiği gibi, “Bilgi ağırlık taşımaz.”

Hayatta kalmanın temel unsurları olarak uyku, sıcaklık, hidrasyon ve kurtarma sinyalleri göndermeyi önceliklendirmiştir.


Kochanski’nin orjinal bir tasarımı olan Süper Barınak modeli, soğuk iklimlerde, özellikle boreal ormanlarının zorlu koşullarında hafif, kuru ve sıcak bir barınak sağlama amacıyla ortaya çıkmıştır. Bu modelin geliştirilmesinde, Inuit halkının iglo yapılarından ve seraların ısıyı içeride tutma prensibinden ilham alınmıştır.

Süper Barınak, acil durumlar ve bushcraft aktiviteleri için pratik ve etkili bir çözüm sunmayı amaçlamaktadır. Geleneksel barınak tasarımlarına kıyasla yenilikçi yaklaşım sergileyerek, modern malzemeleri ve fiziksel prensipleri bir araya getirir.


2. Süper Barınağın Temel İlkeleri ve Amacı


Süper Barınak modelinin temelinde, termal radyasyon, yansıtma ve kırılma gibi fiziksel prensipler yatar. Barınak, ateşten yayılan ısı enerjisinin, eğer varsa bir ateş duvarından ve özellikle bir Mylar battaniyeden yansıtılması prensibiyle çalışır. Ayrıca, şeffaf plastik örtüden geçen ısının kırılması da barınağın ısınmasına katkıda bulunur. (Burada kastedilen şey, güneş veya ateşin özellikle de kızılötesi ışınların (ısı taşıyan kısmı) şeffaf plastikten içeri girip barınağın içindeki yüzeyler tarafından emilmesi ve bu enerjinin ısıya dönüşmesidir.)

Bu tasarım, soğuk ve nemli ortamlarda hayatta kalmayı kolaylaştırmak ve aynı zamanda ekipmanların kurutulabileceği sıcak bir ortam sağlamak amacıyla geliştirilmiştir.


Modelin amacı, daha karmaşık ve zaman alıcı barınakların sunduğu konforu, daha az çaba ve daha hafif malzemelerle sunmaktır. Süper Barınak, ısı kaybını en aza indirerek (buharlaşma, radyasyon, iletim ve konveksiyon yoluyla) sıcak bir “izole edilmiş hava boşluğu” yaratır.

Geleneksel yalıtım temelli barınakların aksine, Süper Barınak öncelikle radyasyon yoluyla ısıtma prensibini benimser. Önü açık barınaklara kıyasla duman ve rüzgar koruması gibi avantajlar sunarken, optimum sıcaklık için bir ısı kaynağına (ateş) bağımlıdır. Bazı kaynaklar, bu barınağın sıfırın altındaki sıcaklıklarda uyku tulumu olmadan bile kullanılabileceğini belirtmektedir.


3. Süper Barınağın Ana Bileşenleri ve Özellikleri


Mors Kochanski’nin Süper Barınak modeli, birkaç temel bileşenden oluşur ve her birinin belirli bir işlevi vardır:


Yükseltilmiş Yatak: Bu bileşen, soğuk zeminden kaynaklanan ısı kaybını (iletim) önlemek için kritik öneme sahiptir. Genellikle kütükler ve dallar kullanılarak inşa edilir. Yatak, uyuyanı yerden yukarıda tutarak yerden gelen soğuğun azaltılmasını/kesilmesini sağlar. Ayrıca yatak altına ısıtılmış taşlar koyarak ekstra ısı kaynağı oluşturulmasına da yardımcı olabilir.  İdeal olarak, yatağın yüksekliği yaklaşık bir sandalye yüksekliğinde olmalıdır.


Yansıtıcı Katman (Mylar Battaniye/Örtü): Barınağın iç yüzeyine yerleştirilen bu katman, vücuttan ve ateşten yayılan ısıyı tekrar içeriye yansıtarak sıcaklığı önemli ölçüde artırır. Mylar, metalize edilmiş BoPET (Biyaksiyel Yönlendirilmiş Polietilen Tereftalat) malzemeden yapılmıştır. Etkinliğini korumak için, Mylar battaniyenin doğrudan vücuda temas etmemesi önemlidir, aksi takdirde nem nedeniyle performansı düşebilir.


Şeffaf Plastik Örtü: Bu katman, ateşten (ve güneşten) gelen radyant ısının içeriye geçmesine izin vererek bir sera etkisi yaratır ve böylece ısının barınak içinde hapsolmasına yardımcı olur. Aynı zamanda duman, kıvılcım ve rüzgarın içeri girmesini engeller. Genellikle 2 mil (50 mikron) kalınlığında bir şeffaf plastik branda veya şeffaf boya örtüsü (hışır örtü) kullanılır.

Dış Katman (Tarp veya Panço): Bu katman, rüzgar ve yağmurdan ek koruma sağlar. Ayrıca, katmanlar arasında bir hava boşluğu oluşturarak yalıtımı arttırır. Panço tarp olarak da kullanılabilir. Bazı tasarımlarda, nem yönetimi için paraşüt kumaşı veya kaplanmamış naylon gibi nefes alabilen bir dış katman kullanılır.


Ateş: Barınağın önünde, plastik örtünün erimesini önleyecek güvenli bir mesafede (yaklaşık bir büyük adım veya ortalama 90 cm) konumlandırılır. Radyant ısı kaynağı olarak işlev görür. Genellikle uzun kütük ateşleri (barınak boyunda) önerilir.

4. Detaylı Yapım Aşamaları


Süper Barınağın yapımı için öncelikle gerekli malzemelerin listesi çıkarılmalıdır. Yapım alanının belirlenip temizlenmesinin ardından, barınağın iskeleti kurulur.

İlk adım, yükseltilmiş bir yatak inşa etmektir. Bu, kütükler ve dallar kullanılarak zeminden yukarıda, rahat bir uyku alanı sağlayacak şekilde yapılır. Yatağın yüzeyi, konfor için düzeltilir ve uzun sırıklar ile çam dalları gibi yumuşak dallar kullanılarak “yaylı” bir yapı oluşturulabilir. (Varsa  yanınızda R5 ve üstü bir mat veya kampet de kullanılabilir.)


Ardından, basit bir çatı iskeleti oluşturulur. Genellikle esnek dallar (örneğin fındık dalları) toprağa saplanır ve yukarıda birbirine bağlanarak kemer şeklinde bir yapı oluşturulur. Bu bağlantılar genellikle sıkıştırma düğümü (jam knot) ile yapılır. İkinci bir kemer daha alçakta ve çapraz destekler eklenerek iskelet tamamlanır.


İskelet hazır olduğunda, katmanlar yerleştirilir. İlk olarak Mylar battaniye iskeletin üzerine serilir. Bu aşamada, battaniyenin doğrudan vücuda temas etmemesine özen gösterilmelidir. Mylar’ın üzerine tarp veya panço serilir ve son olarak şeffaf plastik örtü  en üste yerleştirilerek sabitlenir. (Veya tam tersi, önce şeffaf plastik örtü ardından tarp veya panço. Mors Kochanski genelde böyle tercih ediyor.)


Süper Barınağın bir diğer yaygın varyasyonu ise yanaşık (lean-to) tarzıdır. Bu yöntemde, iki ağaç arasına bir gergi ipi (ridgeline) çekilir ve tarp veya panço bu ipe yanaşık şekilde sabitlenir. Mylar battaniye, tarpın altına asılarak bir hava boşluğu oluşturulur. Zemine çevremizden bulduğumuz malzemelerden bir yatak yapılır veya bir mat/kampet kullanılır. Şeffaf plastik örtü ile ön taraf kapatılırken, havalandırma için boşluklar bırakılır.
Son olarak, barınağın önünde, güvenli bir mesafede uzun bir ateş yakılır.


5. Süper Barınak Nasıl Çalışır? Isının Arkasındaki Bilim


Süper Barınak, izole edilmiş hava boşluğu oluşturarak çalışır. Ateşten yayılan radyant ısı, şeffaf plastik örtüden içeri geçer. İçerideki Mylar battaniye bu ısıyı tekrar barınağın içine yansıtır. Şeffaf plastik, kısa dalga boylu termal enerjiyi içeri alıp uzun dalga boylu ısıyı hapsederek bir sera etkisi yaratır.


Katmanlar arasında hapsolan hava, konveksiyon yoluyla bir yalıtım tabakası oluşturur. Yükseltilmiş yatak, iletim yoluyla ısı kaybını önler. Yansıtıcı tavan (Mylar), ısı ışınlarını aşağı doğru yansıtarak barınağın her yerinin ısınmasına yardımcı olur.

Ateş olmasa bile, vücut ısısı bir miktar barınağı ısıtabilir. Süper Barınak, radyasyon, yansıtma, kırılma, konveksiyon ve iletim gibi ısı transferi prensiplerini bir araya getirerek ısı kazanımını en üst düzeye çıkarır ve ısı kaybını en aza indirir. Şeffaf plastiğin kısa dalga boylu radyasyonu içeri geçirip uzun dalga boylu radyasyonu hapsetme özelliği, sera etkisinin temelini oluşturur. Ateşin doğru konumlandırılması ve boyutu da barınağın performansı ve güvenliği için kritik öneme sahiptir.


6. Süper Barınağın Avantajları


Süper Barınak modelinin birçok avantajı bulunmaktadır.

  • Hafif ve taşınabilir bir tasarıma sahiptir. Küçük paket boyutu sayesinde kolayca taşınabilir ve bir sırt çantasına veya araca sığabilir.
  • Soğuk hava koşullarında etkili bir ısı tutma ve sıcaklık sağlama yeteneğine sahiptir. -29°C (-21°F) gibi düşük sıcaklıklarda bile koruma sağlayabilir.
  • Rüzgar, yağmur ve kar gibi elementlere karşı iyi bir koruma sağlar ve su geçirmez olabilir.
  • Kolayca bulunabilen malzemelerle nispeten hızlı ve ucuz bir şekilde inşa edilebilir.
  • Önü açık barınaklara kıyasla iç mekanda duman birikimini azaltır.
  • Bazı durumlarda, sıfırın altındaki sıcaklıklarda uyku tulumu olmadan bile kullanılabilir.
  • Bileşenlerinin çok amaçlı kullanılabilmesi de bir avantajdır.
  • Kapalı yapısı sayesinde kullanıcıya bir güvenlik hissi verir.
  • Uyku kalitesini artırarak hayatta kalma şansını yükseltir.


   
7. Sınırlamalar ve Dezavantajları


Süper Barınak modelinin bazı sınırlamaları ve dezavantajları da bulunmaktadır.

  • Optimum sıcaklık için bir ısı kaynağına (ateş) bağımlıdır.
  • Ateş söndüğünde barınak hızla soğuyabilir.
  • Ateş için sürekli olarak yakacak odun toplamak gerekebilir, bu da zaman alıcı ve yorucu olabilir.
  • Mylar malzemenin nem bariyeri özelliği nedeniyle iç mekanda yoğuşma oluşma potansiyeli vardır.Bu sorunu azaltmak için yeterli havalandırma sağlanması önemlidir.
  • Mylar malzeme kolayca yırtılabilir.
  • Çok rüzgarlı havalarda barınağın stabilitesi azalabilir.
  • Ateşin çok yakın olması durumunda plastik örtüde erime veya yanma riski bulunur.
  • Kar yağışı durumunda havalandırma boşluklarının tıkanması ve özellikle içeride ateş yakılıyorsa karbon monoksit (CO) zehirlenmesi riski ortaya çıkabilir.
  • Mylar battaniyenin vücuda temas etmesi durumunda ısı yansıtma özelliği azalır.
  • Ilık ve nemli iklimlerde ise barınak içinde aşırı ısınma yaşanabilir.

  
    

8. Sonuç


Mors Kochanski’nin Süper Barınak modeli, özgün ve etkili bir barınak tasarımıdır. Geleneksel barınaklara göre önemli bir gelişme sunar. Termal radyasyon prensiplerini kullanarak hafif bir tasarımda maksimum sıcaklık ve kuruluk sağlamayı amaçlar.

Soğuk hava koşullarında hayatta kalmak için hayati bir araç olabilir. Kochanski’nin çalışmaları, vahşi doğada yaşam becerileri alanında önemli bir etki yaratmıştır.


Bu modelin etkinliği, doğru yapım ve kullanıma bağlıdır. Ateşin yönetimi ve havalandırma gibi unsurlara dikkat etmek önemlidir.

Süper Barınak’ın potansiyelini tam olarak anlamak için Kochanski’nin orjinal kaynaklarına başvurmak ve barınağı kurma ve kullanma konusunda pratik yapmak faydalı olacaktır. Farklı iklim ve koşullara göre uyarlama potansiyeli de göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, Mors Kochanski’nin Süper Barınak modeli, soğuk ortamlarda hayatta kalma becerilerini geliştirmek isteyen herkes için değerli bir bilgi kaynağı ve pratik bir araçtır.

GÖRSELLER

1. Görselimiz  İki Kişilik Süper Barınak. (Kampet kullanıldığı için yatak yapılmadı)

Çerçeve yapımı ve mylar örtü serimi
Kampetlerin ve tarpın yerleştirmesi. (Önce kampetleri yerleştirip barınağı ona göre yapmanız daha doğru olur. Burada tavan yüksek kaldı ama iki kişi olduğumuz için hareket alanımız da genişlemiş oldu ve olası yoğuşmanın da önlenmesine yardımcı oldu. Kendi konforunuza göre belirlersiniz.)
Son aşama naylon (polietilen) branda serimi ile bitiriyoruz. (Barınak önünde sabaha kadar yanmış odunlar görünüyor)
Çuval taburelerle birlikte barınak görüntüsü (çuval tabureler de başka bir yazının konusu olsun)

2. Görselimiz Tek Kişilik Süper Barınak

Burada yine yatak yapmak yerine kampet kullandım, ancak 1. Görsellerden farklı olarak önce kampeti sonra barınak iskeletini kurdum. Çatıyı daha yakın  tuttuğum için ısıdan daha çok faydalandım.
Ardından mylar örtüyü serdim ve üzerine tarpı serdim. (Bu aşamaları ayrı ayrı fotoğraflama gereği duymadım. Alttan çektim.
Aynı aşamanın üstten görüntüsü
Son aşamamız yine branda oluyor. Giriş çıkış kolay olsun diye fazlalık brandayı bir dal parçasına sararsak daha rahat ederiz ve ön yüzey daha düz olur.
Bir büyük adım önünde büyükçe (çadır uzunluğunda olması tercih sebebidir) ateş yakıyoruz.
Barınağın içinden sıcaklık ölçümü. Dışarısı 5-8 derece arasında iken çadır içi sıcaklık neredeyse 50 dereceyi buluyordu. Yoğuşmayı önlemek ve aşırı ısınmamamak için barınağı iyice havalandırmak zorunda kaldım.

Bu Kampın Videosu

3. Görselimiz Yine Tek Kişilik Düzgün Kurulmuş Süper Barınak

Toplu bir kamp etkinliğinde denenmişti.

4. Görselimiz Yanaşık Düzen Süper Barınak

Gecenin bir yarısı gittiğimiz kampta fazla uğraşmamak adına yanaşık tarz süper barınak modelini denemiştik.

NOT

Bu yazı süper barınak deneyimleri yapıldıkça güncellenecektir. Henüz tam bitmiş bir yazı değildir. Özellikle hatalarım ve eksiklerim olabileceğini kabullenerek ilerleyen deneyimlerimi çok daha iyi şekilde aktarmayı planlıyorum. Esen kalın!

Ateş 101: Bambu Ateş Testeresi Yöntemi

Bambu Ateş Testeresi Yöntemi Nedir? Kökeni Hakkında Bilgiler


Bambu ateş testeresi yöntemi, geleneksel bir sürtünme temelli ateş yakma tekniğidir. Özellikle bambunun bol bulunduğu Güneydoğu Asya bölgelerinde kullanılır. Bu yöntemde iki bambu parçası birbirine sürtülerek ısı üretilir ve bu ısıyla kıvılcım oluşturulur. Kıvılcım(köz), kav ile temas ettirilerek ateş yakılır.

Bambu Ateş Testeresi Yönteminin Kökeni


Bambu ateş testeresi yöntemi, özellikle Güneydoğu Asya ve Pasifik Adaları’nda yaşayan yerli halklar tarafından geliştirilen geleneksel bir ateş yakma tekniğidir. Kökeni, bölgenin doğal kaynaklarına ve iklimine uyum sağlayan yerli kültürlerin pratik ihtiyaçlarına dayanır. İşte detaylar:



1. Coğrafi ve Kültürel Köken


– Güneydoğu Asya: 
  – Endonezya, Filipinler, Malezya ve Tayland gibi ülkelerde, bambu bitkisinin bol bulunması ve dayanıklı yapısı, bu yöntemin ortaya çıkmasında kritik rol oynamıştır. 
 

– Özellikle Dayak kabileleri (Borneo), Ifugao halkı (Filipinler) ve Papua Yeni Gine yerlileri gibi topluluklar tarafından nesiller boyu kullanılmıştır. 

– Pasifik Adaları: 
  – Hawaii ve Polinezya kültürlerinde de benzer tekniklerin izleri görülür. Örneğin, Hawaiililerin “ahi” (ateş) yakma ritüellerinde bambu ve diğer lifli bitkiler kullanılırdı. 



2. Tarihsel Arka Plan


– Antik Çağlara Dayanır: 
  – Bu teknik, muhtemelen Antik Çağlardan kalma sürtünmeyle ateş yakma yöntemlerinin bir adaptasyonudur. Diğer sürtünme teknikleri (örneğin, el matkabı veya yay matkabı) kadar yaygın olmasa da, bambunun benzersiz yapısı bu yöntemi bölgeye özgü kılmıştır. 

– Avantajları: 
  – Bambunun iç kısmındaki lifli ve gözenekli yapı, sürtünme sırasında hızla toz biriktirir ve ısınır. Bu toz, diğer ahşap türlerine göre daha çabuk kor haline gelir. 
 

– Ayrıca bambu, tropikal iklimde hızla kuruyabilen bir malzeme olduğu için yağmurlu bölgelerde bile kullanışlıdır. 



3. Kültürel ve Ritüelistik Bağlam


– Geleneksel Törenler: 
  – Bazı topluluklarda bu teknik, ateşin “ruhunu uyandırmak” için ritüelistik bir anlam taşır. Örneğin, Filipinler’deki Ifugao halkı, pirinç teraslarının bereketini artırmak için bambu ateş testeresiyle törensel ateşler yakardı. 

– Hayatta Kalma Becerisi: 
  – Orman kabileleri, avcılık veya geçici kamplar için bu yöntemi acil durumlarda kullanırdı. Bambunun her yerde bulunabilmesi, onu vazgeçilmez kılmıştır. 



4. Diğer Tekniklerle Karşılaştırma


– El Matkabı (Hand Drill): 
  – Avustralya Aborjinleri ve Afrika kabileleri tarafından kullanılır. Bambu yönteminden daha fazla efor gerektirir. 

– Yay Matkabı (Bow Drill): 
  – Daha verimli olmasına rağmen, bambu testere yöntemi malzeme hazırlama kolaylığı açısından öne çıkar. 

– Bambunun Farkı: 
  – Diğer yöntemlerde genellikle iki farklı ahşap türü (sert ve yumuşak) kullanılırken, bambuda aynı malzeme hem “taban” hem de “testere” olarak işlev görür. 



5. Modern Zamanlarda Kullanımı


– Geleneksel Topluluklar: 
  – Filipinler’in Cordillera Dağları veya Borneo’nun derin ormanları gibi bölgelerde hala uygulanır. 

– Survival (Hayatta Kalma) Eğitimleri: 
  – Bambu ateş testeresi, doğa sporcuları ve hayatta kalma eğitmenleri tarafından alternatif bir teknik olarak öğretilir. 

– Belgeseller ve Kültürel Miras: 
  – BBC’nin “Human Planet” gibi belgesellerde bu yöntemin köy yaşamındaki yeri vurgulanmıştır. 


Sonuç


Bambu ateş testeresi yöntemi, Güneydoğu Asya’nın ekolojik ve kültürel dokusuna sıkı sıkıya bağlı bir tekniktir. Hem pratik bir hayatta kalma aracı hem de kültürel kimliğin bir parçası olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Bugün bile doğayla uyumlu yaşamın sembollerinden biri olarak varlığını sürdürür. 🌱🔥


Aşama Aşama Bambu ile Ateş Yakma Tekniği

Malzemeler:

  • Olgun ve kuru bambu (dış katmanı sert, iç kısmı gözenekli olan)
  • Bıçak veya kesici alet (bambuyu şekillendirmek için)
  • Kuru tutuşturucu/Kav (bambu talaşı, kuru yaprak, ot vb.)

Adımlar:

  1. Bambu Hazırlığı: Elimizdeki bambu yeterince uzun ise iki parçaya bölüp aynı bambuyu kullanabiliriz. Kullanacağımız bambuyu ortadan dikey şekilde bölüp aşağıdaki işlemleri sırasıyla uyguluyoruz.  Kavı başka yerden temin etmeyeceksek bıçağımız yardımıyla bambu üzerinden kav üretebiliriz.
  • Bambu Tabanı:
    • 20~30 cm uzunluğunda kalın bir bambu parçası seçin.
    • Oluğun altına, kavı yerleştirmek için küçük bir delik açın. Ve deliği dışa doğru genişletin
    • Deliğin ucu karşıdan çıkınca ortasına “V” şeklinde bir çentik açın. Bu çentiğin ucu testere kısmına oturacak kadar olursa yeterlidir (fazla büyük yapmayın)
  • Testere  Parçası:
    • Bambunun dış katmanından 30-50 cm uzunluğunda düz bir şerit kesin.
    • Kenarlarını bıçakla düzleştirerek (keskinleştirerek) testere/bıçak benzeri bir forma getirin.
  1. Kav Yerleştirme:
  • Taban bambunun deliğine kuru kavı (bambu talaşı, kuru ot) sıkıştırın. Ve sabitleyin
  • Kavın toz birikimi için hazır olması önemlidir.
  1. Sürtünme İşlemi:
  • Bambu tabanındaki “V” oluğunu, testere kısmına yerleştirin.
  • Testereyi ileri-geri hızlı ve ritmik hareketlerle sürtün.
  • Dikkat Edilecekler:
    • Sürtme hareketi  düzgün ve dengeli olmalı.
    • Basınç dengeli olmalı; fazla bastırmak sürtünmeyi yavaşlatır.
    • Sürtünmeden çıkan kahverengi tozlar deliğe birikmelidir.
  1. Kıvılcım Oluşumu:
  • Sürtünme sonucu biriken tozlar ısınarak kor haline gelir.
  • Duman çıktığını gördüğünüzde, tabanı yavaşça kaldırın.
  • Tabanın altındaki delikte küçük bir kor oluşmuş olacaktır.
  1. Ateşi Alevlendirme:
  • Kor, kavın üzerine düşürülür ve hafifçe üflenerek alev alması sağlanır.
  • Alevlenen kav, hazırlanan ateş çukuruna eklenir ve odunlarla beslenir.
  • Bambunun tamamen kuru olması kritiktir. Yaş bambu ısı üretmez.
  • Sürtünme sırasında toz birikimi kontrol edilmeli; yeterli miktarda olmalı.
  • Testere hareketi başlangıçta yavaş, ardından hızlanmalıdır.

Püf Noktaları:

Bu yöntem sabır ve pratik gerektirir. Doğru teknikle, bambunun doğal yapısı sayesinde etkili bir şekilde ateş yakılabilir. 🔥🎋


VİDEOLAR

Bu yazı için üç tane videom mevcut ilki bundan tam 4 yıl önceye ait. Aslında en düzgün anlatımım da sanırım o videoya ait. İlgili video hemen aşağıda…

06.03.2021 tarihli ilk videom

İkinci videom sevdiğim dostlarla kampta  gecenin bir yarısı hazırlandı. 25 Aralık 2022

25 Aralık 2022 Bambu Ateş Testeresi Yöntemini Uyguluyorum

Ve son videom bu sefer çok hasta olmam ve evden dışarı çıkmaya üşenmem sebebiyle ev balkonundan yapıldı :)) (ama önemli olan bilgi değil midir?) (09.03.2025)

Önümüzdeki yazılarda görüşmek üzere esenlikler!

09.03.2025 tarihli balkon videom :))

Bıçak Patinası Nedir? Pas İle Arasındaki Farklar Ve Nasıl Yapılır?

Bıçak Patinası ve Pas Arasındaki Farklar

1. Bıçak Patinası Nedir?


Bıçak patinası, özellikle karbon çeliği bıçaklarda oluşan koruyucu bir yüzey tabakasıdır. Bu tabaka, metalin oksijen, nem veya asidik maddelerle (yiyecekler, ter, sirke vb.) kontrollü bir şekilde tepkimeye girmesi sonucu oluşur. Pasif bir oksitlenme sürecidir ve bıçağı daha fazla korozyondan korur.

  • Nasıl Oluşur?
  • Doğal Patina: Bıçağın asidik gıdalar (limon, elma, et suları) veya nemle teması sonucu yavaşça oluşur.
  • Zorlama Patina: Kullanıcılar sirke, hardal, kahve veya fıstık ezmesi gibi maddelerle bıçağı bilinçli olarak oksitleyerek estetik ve koruyucu bir tabaka oluşturur.
  • Kimyasal Yapı: Genellikle demir oksit bileşikleri (örneğin manyetit, Fe₃O₄) içerir. Bu tabaka ince, yoğun ve gözenekli olmadığı için altındaki metali paslanmaya karşı korur.
  • Görünüm ve Faydaları:
  • Gri, mavi, siyah veya altın rengi tonlarında düzgün bir renk değişimi sağlar.
  • Bıçağın ömrünü uzatır; pas oluşumunu engeller.
  • Yüzeyde eski ve estetik bir yüzey oluşturur (tercihe bağlı)

2. Pas Nedir?

Pas, demir veya çelik yüzeylerin oksijen ve suyla kontrolsüz şekilde tepkimeye girerek oluşturduğu tahrip edici bir korozyon türüdür. Kimyasal olarak hidrate demir(III) oksit (Fe₂O₃·nH₂O) bileşenlerinden oluşur.

  • Nasıl Oluşur?
  • Nemli veya ıslak ortamlarda uzun süre kalan bıçaklarda hızla gelişir.
  • Oksijen ve suyun metal yüzeyle teması, elektrokimyasal bir süreç başlatarak demir atomlarını aşındırır.
  • Zararları:
  • Yüzeyde kırmızı-kahverengi, pul pul dökülen bir tabaka oluşturur.
  • Metal yapıyı zayıflatır; bıçağın keskinliğini ve dayanıklılığını bozar.
  • Müdahale edilmezse bıçağı tamamen çürütebilir.

3. Temel Farklar

Oluşum süreci

Patina| Kontrollü oksidasyon (koruyucu). 

Pas| Kontrolsüz korozyon (tahrip edici).

Kimyasal Yapı

Patina| Fe₃O₄ (manyetit) gibi stabil oksitler. 

Pas| Fe₂O₃·nH₂O (hidrate demir oksit).

Görünüm

Patina| Düzgün, renkli ve yapışkan tabaka. 

Pas| Kaba, pul pul ve kırmızımsı.  

İşlev

Patina| Koruyucu; metal ömrünü uzatır. 

Pas|  Yıkıcı; metal yapıyı bozar.

Bakım

Patina| Hafif yağlama ve temizlik yeterli. 

Pas| Zımpara veya kimyasal temizleme gerekir.

4. Örnekler ve Bakım İpuçları

  • Karbon Çelik Bıçaklar: Patina oluşumu doğaldır. Kullanım sonrası temizlenip kurulanmalı, ara sıra mineral yağ ile korunmalıdır.
  • Pas Önleme: Paslanmaz çelik bıçaklarda bile çizikler veya tuzlu ortamlar pas riski doğurur. Nemden kaçınmak esastır.
  • Pas Temizleme: Hafif pas, sirke veya özel korozyon temizleyicilerle silinebilir. İlerlemiş pas zımpara gerektirir.

Sonuç: Patinası, bir bıçağın karakterini ve dayanıklılığını artıran bir unsurdur. Pas ise acil müdahale gerektiren bir sorundur. Doğru bakımla patina, bıçağı paslanmaya karşı koruyan bir kalkana dönüşebilir.


Nasıl Yapılır

1. Doğal Kullanım (En Basit Yöntem)

Bıçağı düzenli olarak meyve, sebze, et veya balık kesmek için kullanın. Organik materyallerin asitleri ve nemi, zamanla doğal bir patina oluşturur.

  • Avantaj: En organik ve yavaş ilerleyen yöntem.
  • İpucu: Kullanım sonrası bıçağı ılık suyla yıkayıp hemen kurulayın.

2. Asit Bazlı Çözeltilerle Patina

Yüksek karbonlu çelikler asitlere hızlı tepki verir.

a) Sirke veya Limon Suyu

  • Bıçağı beyaz sirke veya limon suyuna daldırın (karışımı önceden kaynatabilirsiniz 15 dakikalık aralıklarla istenilen seviyeye kadar. Ben genellikle üç kere yapmayı yeterli buluyorum).
  • Renk koyulaştıkça ara ara kontrol edin.
  • İstenen tonu aldığında durulayıp nötralize edin (su + sabun).

b) Portakal/Elma Suyu

  • Taze sıkılmış meyve suları daha yumuşak bir patina verir.
  • Birkaç saat bekletin ve durulayın.

3. Çay/Kahve ile Patina

Demli siyah çay veya koyu kahve, çeliğe kahverengi-gri tonlar kazandırır.

  • Adımlar:
  1. Bıçağı 10-15 dakika kaynar suda bekletip yağdan arındırın.
  2. Demlenmiş çay/kahve içinde birkaç saat bekletin.
  3. Durulayıp kurulayın.

4. Hardal ile Desenli Patina

Hardalın kıvamı, özel desenler oluşturmanıza izin verir.

  • Nasıl Yapılır?
  1. Bıçağın yüzeyine ince bir hardal tabakası sürün.
  2. İsterseniz kürdanla çizgiler veya noktalar yapın.
  3. 30-60 dakika bekletip durulayın. (Ya da iyice kuruyana kadar)

5. Soğan veya Patates ile Patina

Soğan ve patatesin doğal enzimleri, çelikle tepkimeye girer.

  • Yöntem:
  • Bıçağı dilimlenmiş soğan/patates içine saplayın veya üzerine sürün.
  • Birkaç saat bekletin.

6. Silah Boyası (Gun Blue)

Silah boyası (gun blue) ile bıçak üzerinde **yapay bir patina/oksidasyon tabakası** oluşturulabilir. Ancak bu yöntem, **kimyasal riskler** ve **Gıda Güvenliği** nedeniyle **dikkatli uygulanmalıdır.** (Sadece koleksiyonluk bıçaklar)
  • Bıçağı yağ ve kalıntılardan arındırın (Alkol veya sabun)
  • Eldiven ve maske takın, havalandırmalı ortamda çalışın. 
  • Silah boyasını üretici talimatlarına göre (genelde bir bezle veya fırçayla) bıçak yüzeyine sürün. 
  • 5-10 dakika** bekletin, sonra nötralize edin (su + sabun).  Bıçağı durulayıp tamamen kurulayın.   Yüzeyi koruyucu yağ ile kaplayın. 

Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Temizlik: Patina öncesi bıçağı yağ ve kalıntılardan arındırın (alkol veya sabunlu su ile).
  • Kurutma: İşlem sonrası mutlaka kurutun ve yağ sürün.
  • Sap Koruma: Plastik/ahşap sapı bantla sararak veya namluyu kabzadan ayırarak asit temasını önleyin.

Hangi Bıçaklar Patina İçin Uygun?

  • Yüksek Karbonlu Çelikler: Opinel Karbon (XC90), 1095, 1084, O1.
  • Paslanmaz Çelikler: Genelde patina oluşturmaz (örneğin VG-10), ancak bazı modellerde hafif renk değişimi görülebilir.

YAPIM AŞAMALARI VE GÖRSELLER

Bu yazım için Opinel marka karbon çeliği çakı tercih ettim. Çünkü XC90 çelik içeriğindeki yaklaşık %0.90 karbon oranıyla patina için mükemmel bir tercih ve oldukça dayanıklı. Yapım aşamalarını videoda dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyor olacağım o yüzden aşağıya görselleri ekliyorum ve yazımı bitiriyorum. Başka yazılarda görüşmek üzere 🙂

Orjinal, işlemsiz hali
Hem orjinal, hem patina işlemli hali (tabi biraz da efektli 😅)

Videolu Anlatım